Loading...
-
yakın
Sıfat(zamanda ve yerde) Az bir ara ile ayrılmış olan, uzak karşıtı
-
yakın
Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
Cümle 1: Buna yakın bir söz söyledi. -
yakın
Aralarında sıkı ilgi bulunan
-
yakın
Benzeyen, andıran, yaklaşan
Cümle 1: Kırmızıya yakın bir pembe. Cümle 2: Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı. - Ö. Seyfettin -
yakın
Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
Cümle 1: Yaşı seksene yakın. Cümle 2: Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın... - Sait Faik Abasıyanık -
yakın
İsimUzak olmayan yer
Cümle 1: Yakınımızda otururlar. -
yakın
İsimAralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
Cümle 1: Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya zorlanamaz. - Anayasa Cümle 2: Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi. - Y. K. Karaosmanoğlu -
yakın
ZarfUzak olmayarak
Cümle 1: Kapıya yakın oturdu. Cümle 2: Gazinoya girip çıkmakta veya kendine yakın bir başka masada oturmakta. - Y. K. Karaosmanoğlu -
yakın takibe almak
birini her bakımdan denetlemek için izlemek
Benzer Kelimeler
yakıntı yakınsamak yakınsama yakınsaklık yakınsak yakınmak yakınma yakınlık fiili yakınlık eylemi yakınlık durumuKaynak: TDK